her şey çok yavaş…

hersey-yavasSigaranın dumanı canı istediği gibi davranıyor. Kah yukarıya doğru yükseliyor, bazen de hiç kıpırdamadan öylece beni seyredip tavana yapışıp bekliyor. İsterse minik pencereden çıkıp gidiyor. Ama o can sıkıcı şekilde özgür davranıyor.

Dışarıda hava nasıl belli değil. Şimşeğin gürültüsü bozuk bir televizyon sesi gibi isterse çıkıyor. Ya da ben duymuyorum.

Işıklar yavaşça sönüyor, sonra kayboluyor, sonra tekrar gelip geçiyorlar. Ama çok yavaş.

Şafağa daha çok var. Zifiri karanlık hareketsiz. Yorgun, çökmüş, bu gidişle güneş hiç gelmeyecek.

Gün nasıl geçti hatırlamadım. Belki de geçmedi. Zorlanıyorum. Bazen bir gün yıllar gibi geçiyor. Şafağa sanki bir yıl daha var. Bir an önce gelsin diye sigaramdan bir nefes daha çekiyorum. Ben bile yavaşladım. Gölgem hareket etmiyor.

Bugün konuştuğum insanların dünden bir farkı yoktu. Konular aynı, diğer günlerin kopyası.

Bu kez artık şafak olsun diye bekliyorum. Uyumayıp bekleyeceğim. Uzun zamandır düşündüğüm sona yaklaşıyorum. Ama her şey çok yavaş.

İnsanlara söylediğimde şaşırdılar. Onlar şafağı hiç beklemiyorlar. Hatta gelmesin diye dua ediyorlar. Şaşırıyorum.

Yapacakları ne çok şey varmış,  onlar anlattıkça ben daha da yoruldum. Şafak gelmeden her şey yetişir mi diye düşündüm. Onlar zaten hiç gelmeyecek gibi yaşıyorlar. Şafak hiç gelmeyecek.

Ben ne zamandır bekliyorum. Her şey o kadar yavaş ki, bazen umutsuzluğa kapılıyorum, yetişemeyeceğimi düşünüyorum.

Bekliyorum, sigaramın dumanı benimle alay etmeye devam ediyor. O isterse pencereden usulca çıkacak. Her şeyi beklersem zaman hiç geçmeyecek.

Buraya kadar nasıl geldim? Hiç şafağı düşünmemiştim. Şimdi öyle değil. Konuştuğum insanlar da zaten hiç gelmeyecek diye düşünüyorlar. Bense bir an önce zamanın tükenmesini istiyorum.

Değiştirmek istediğim pek çok şeyi yapamadım. Ben de değişemedim. Değişmemim ve değiştirmenin çok zor olduğunu anladığımdan beri şafağı beklemeye başladım. En kolayı bu olsa gerek. Ama her şey o kadar yavaş ki.

Daha dün yine hiç olmazsa bekleme nasıl olsa gelecek diye kendimi ikna etmeye çalıştım, ama şafağı düşünmeden edemedim.

Hepsi çabucak oluverse, zaman akmıyor.

Kendimle çok konuştum ama işe yaramadı. En basiti sigarayı bırakayım dedim, yapamadım. Konuştuğum insanlara daha bir sevecen, güler yüzlü yaklaşmak istedim, beceremedim.

Her gece şafağı beklemekten başka bir şey düşünemez oldum. Gündüz bildiklerimi değiştiremedim, uzun yıllardır yaptıklarımı tekrar ediyorum. Beni sadece şafak değiştirecek diye bekliyorum.

Her şey o kadar yavaş ki, değişmeye niyetlendiğim her defasında da böyleydi. Sanki bir şey yapmamam için hiç şafak sökmeyecek.

Sigaramın dumanı yine beni terk etmedi.

Yarı açık gözlerimden ışığı fark ettim. Yine sabah oldu. Hiçbir şey değişmedi. Yataktan kalktım, yüzümü yıkadım, tıraşımı oldum. Dünkü kıyafetlerimi sandalyenin üzerinden aldım. Kravatımı sıkıştırıp, ceketimi giydim. Ayakkabılarım tozu hala üzerindeydi. Ama hiç bir şey yapmadım. Yine aynayla karşı karşıya geldim. Her zaman yaptığım gibi kahvaltı etmeden kapıyı çekip çıktım. Bugün de bir şey değişmedi.

Her şey o kadar yavaş ki…

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Twitter resmi

Twitter hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s