Sanırım uzun yıllardır ilk kez gelene değil gidene sevindiğimiz bir yılbaşı akşamını yaşadık. Radyoda müzik arasında sunucu “insan beyni düşüncelerinize, söylediklerinize uyum sağlar”, “başınıza kötü bir şey gelse de, olumlu mesajlar verin” diyordu. Yaşanan bunca kötülüğe, kayıplara rağmen heybemizde kalan iyilikler olmalı. Sadece Ülkemiz değil Dünya kendini arıyor; doğasını, içtenliğini, vicdanını… Üstelik Gezegenimiz’de tüm bu olumsuzluklar ilk kez yaşanmıyor. Oysa Harvard Felsefe Bölümü’nün araştırmasına göre yeryüzünün en zengin 500 insanı servetlerinin sadece 2%’sini verebilseler, açlık sınırında yaşayan insanların yarısı bugün fakirlikten kurtulacak. Bu kadar kolay… Dönüşüm ancak kararlılıkla gerçekleşiyor. Kararlılık sadece maddi olanakların paylaştırılması değil elbette. Cesaretle adaleti, eşitliği, özgürlüğü hedefleyerek, erdemli davranmaya karar verdiğimiz an ne aç insan, ne tecavüze uğrayan, öldürülen, kadınlarımız çocuklarımız, ne de katledilen hayvanlar, doğamız kalacak. Yılın daha ilk günü Boğaziçi Üniversitesi’ne ‘kayyum rektör’ atanması aydınlığa ne kadar ihtiyacımız olduğunun bir kez daha işareti oldu. Gençlerimiz yurttaşlık haklarını okullarında değil de nerede öğrenecekler? Kendi seçimlerini yapamayan üniversiteler elbette bugünün problemi değil. Özü maalesef 12 Eylül darbesinin ardından kurulan YÖK’e, sonra söz verip onu kapatmayan iktidarlara dayanıyor. Siyasi dayatmalarla, tepeden zorlamalarla neredeyse kırk yıla yakındır gençlerimizin yurtdışına gitmesine engel olamadığımız gibi, burada okumaya çabalayanlara da örnek, demokratik bir üniversite sağlayamıyoruz. Oysa bu parlak beyinlere memleketimizin her zamankinden çok ama çok daha fazla ihtiyacı var.
Yılın son günü söyleşisini zevkle izlediğim Psikolog Doğan Cüceloğlu da İstanbul Üniversitesi’nin ardından eğitimine yurtdışında devam etmiş, oradaki engin tecrübesini aktarmak üzere ülkesine dönmüş. Uzun yıllardır üniversite öğrencilerinin, öğretmenlerin, ana-babaların seminerlerini merakla izlediği, kitaplarını ellerinden düşürmediği, 82 yaşında, insanımıza dokunmak için çırpınan bir bilge insan. “Anne yoksa, kimsen yoktu.” Hala söylerken televizyonda boğazı düğümleniyor. Annesine özlemini anlatırken izleyenlerin de eminim gözleri doluyordur.
2021 yılı için dileğimiz olsun; biz erkekler yapamadık, Dünya’yı kadınlarımız kurtarsın. ‘Kadınlarımız yoksa, kimsemiz yoktur’