Yaşamımızın bir döneminde başımıza gelen, uyumsuz tepkileri tetikleyebilecek travmatik durumları zihnimizden hemen silmek isteriz. Nörologlar, yıllar süren araştırmalarla bilinçli olarak bir şeyleri unutabilme yeteneğine sahip olabileceğimizi söylüyor. İnsanın kötü anılarının, özellikle çocukluk travmalarının hafızadan atılabilmesi, kişinin gelişimi ve farkındalığı için mükemmel bir ödül olacağını düşünüyorum. Pek çoğumuzun aslında olumsuz durumları unutma konusunda epeyi yetenekli olduğunu söylemek lazım. Bu kötü anıların hafızamızın derinlerinde kendine yer ayırıp ayırmadığını bilmek zor. Ama günlük olayların, özellikle pandemi sürecinde bize bulaşmadığı tatsız taraflarını bir düşünelim; İtalya hastanelerinde bakılamadığı için ölüme terkedilmiş yaşlılar, sağlıkçıların uzun bir günün ardından yüzlerindeki maske izleri, kayıplarına son görevini yapamayan aileler, kargoyu geç getirdiği için katledilen çalışan… Sayısız başka resimler eklenebilir, ama biz onların yerine Venedik’e gelen yunusları, ozon tabakasının daha az etkilendiğini, geçmiş güzel anılarımızı koymak istiyoruz. Keşfettikleri aşı sayesinde hepimize umut olan, Time, Der Spiegel’in kapağındaki sempatik doktorlarımızın resmi gibi… Kot pantolonla, bisikletle işe giden, buluşlarını çay içerek kutladıklarını söyleyen, biraz da hemşehrimiz olduğu için gururlandığımız, belki de kıskandığımız insanlar. Sevgili doktorlarımız aşıyı duyurduklarında Almanya’nın en zenginleri arasına girerken, ortakları olan Amerikan Pfizer CEO’su elindeki hisselerin bir kısmını satarak yaklaşık 5,6 milyon dolar kazandığı açıklandı. Aşı için güçlü ülkeler anlaşmaları çoktan yapmışken, bizler günlerce aşının ne zaman geleceği, kimlere yapılacağı, kaça alındığı gibi sorularla vakit harcamak zorunda kaldık. Bu esnada zengin bir ülke olan İsviçre daha önce 65 yaş üstü aşılamaya başlayacağını duyurmasına rağmen, yetersiz miktardan dolayı bunu 75 yaş üstüne çekeceğini ilan etti. Amerika’nın acımasız ambargo uyguladığı Küba ise 100 milyon aşıyı ücretsiz olarak yoksul ülkelere vereceğini açıkladı.
Özetle, bugünkü küresel şirketlerin yönetimindeki siyasal sistem, insanlığın içine düştüğü savaşa cevap veremiyor, vermiyor. Vatandaşlarına maske dağıtamıyor, ücretsiz sağlık hizmeti sunamıyor, yeterli dozda aşı sağlayamıyor. Çoğu ülke karantinada bile fabrikalarını kapatmayarak çalışanları ölüme göndermeye devam ediyor. Oysa dünyanın en zengin 10 kişisinin 9 aylık servet artışıyla tüm dünyanın aşılanması mümkün. (Oxfam)
Unutuyoruz, unutmak kolay ve işimize geliyor. Ezilmiş insanların dertlerini unutmak istiyoruz. Irak, Afganistan, Pakistan veya Afrika’nın aşıyı nasıl alacağını aklımıza getirmek istemiyoruz. Kendi dertlerimiz var. Onları da unutmak istiyoruz. Daha dün andığımız Uğur Mumcu’nun, bugünleri satır satır yazan aydınlarımızın neden katledildiklerini gözümüzün önüne getirmek istemiyoruz. Emperyalist ülkelerin Siyasal İslam’ı kendi çıkarları için nasıl kullandıklarını duymak istemiyoruz.
Kapitalizmin yarattığı bu sevgisiz, eşitsiz, adaletsiz bataklık bir gün kuruyacak. Umut olmadan yaşam olmaz. Unutmadan…